16 Mayıs 2015 Cumartesi

Filizofun Deneyleri : Siyah Pirinç (Yasak Pirinç) Pilavı


Geçtiğimiz günlerde pazarda, envai çeşit bakliyat satan bir tezgahta siyah pirinç gördüm, satıcı beye yönlendirdiğim onlarca sorudan sonra denemelik bir miktar aldım. Neler mi sordum?
-Nasıl pişiyor?
-Nereden geliyor?
-Beyaz pirinç pilavı gibi mi?
-Suda mı bekletecek miyiz?
-Tadı nasıl?
-Ölçüsü nedir?
Bu kadar soruya cevap aldıktan sonra almamak olmaz deyip;
-"Eh alayım bari biraz, bir deneyelim" diyorum. :)



Gelince de araştırdım elbette, okuduğum yazıyı olduğu gibi paylaşıyorum sizinle.
"Siyah pirinç besleyici değeri çok yüksek olan bir pirinç çeşididir. Her ne kadar pişmemiş pirincin rengi siyah olsa da piştiğinde morumsu bir renk alır. Dünyada ‘süperfood’ (süper besin) olarak adlandırılan mineral ve vitamin açısından en zengin gıdalar arasındadır. Antik çağlardan beri Çinliler tarafından tüketilmekte olan siyah pirinç yasak pirinç olarak da bilinir. Yasak olarak adlandırılmasının sebebi çok az yetiştiğinden sadece imparatorların yemesine izin verilmesinden kaynaklanıyor. Piştiğinde tane tane olmayıp biraz yapış yapış olduğundan Asya mutfağında en çok tatlı olarak tüketilmektedir.
Siyah pirincin besin değerleri:
Bir bardak pişmiş siyah pirinçte 34 g karbonhidrat ve 5 g protein vardır ve 2000 kalorilik bir diyetin %20 protein miktarını karşılar. Beyaz pirinçten farkı ise dış kabuğundan ayrıştırılmamış olmasıdır. Bu sebeple vitamin, mineral, antioksidan ve lif açsından çok daha zengindir.
 Siyah pirinç mineral, vitamin ve antioksidan açısından çok zengindir:
Pirince rengini veren madde antosiyanindir ve siyah pirinçte çok bol miktarlarda bulunur. Antosiyanin yaban mersininin de içinde bulunan ve süper besin olarak adlandırılmasını sağlayan antioksidandır. Kalp damar hastalıkları, kanser ve diğer kronik hastalıklardan koruyucu etkisi olduğu düşünülür. Lousiana Devlet Üniversitesi, ABD tarafından yapılan araştırmaya göre sadece bir çorba kaşığı siyah pirinç 1 çorba kaşığı yaban mersininin sağladığı antioksidandan çok daha fazlasını sağlar. Vücudumuzda yer alan çeşitli kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan zararlı serbest radikaller antioksidanlar sayesinde yok edilir. Bu nedenle antioksidanlardan zengin beslenme önemlidir. İçerisinde bulunan E vitamini ile beraber bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Siyah pirincin içerisindeki demir miktarı da çok yüksektir. Ayrıca magnezyum, fosfor ve manganez içerir.
Siyah pirinç lif açısından çok zengindir:
1 bardak pişmiş yabani pirinçte 6 g lif vardır. Lif zenginliği bağırsak sağlığı için önemlidir ve karbonhidratların daha yavaş kana karışmasına sebep verdiğinden daha uzun sureli tokluk sağlar.
Anti-enflamatuar özelliği vardır:
Enflamasyon kökeninde bizim için önemli ve hayatta kalmamızı sağlayan bir tepkidir. Vücudumuz geliştirdiği enflamasyon reaksiyonu sayesinde bakteri, virüs veya bazı diğer zararlı maddelerden korunur. Ancak koruma amaçlı olmayan enflamasyon reaksiyonları da gelişebilir ve bu da bizim için zararlı olur. Güney Kore, Ajou Üniversitesinde yapılan araştırmalar siyah pirincin zararlı enflamasyonu önleyici ve anti-alerjik etkileri olduğunu göstermiştir.
Glutensiz, vejeteryan ve vegan beslenmeye uygundur:
Siyah pirinç gluten içermediğinden ‘çölyak hastaları’ ve glutensiz beslenmeyi tercih edenler tarafından önemli bir alternatif besindir. Glutensiz, vejeteryan ve vegan beslenen kişiler için hem protein açısından zengin bir alternatif oluşturur hem de olası mineral ve vitamin eksikliğinin önlenmesinde yardımcı olur.
Az yağlı ve kolesterol içermeyen bir besin olduğu için sindirimi oldukça kolaydır...
Pişirirken dikkat edilmesi gerekenler:
Siyah pirinci pişirmeden önce en az üç defa su dolu bir kabın içerinde 10 dakika kadar beklettikten sonra her defasında akan suyun altında iyice yıkayın. Siyah pirincin ölçüsü 1:2 dir. 1 ölçü siyah pirince 2 ölçü sıvı (su, süt, tavuk, et veya sebze suyu) katarak 30-35 dakika pişiriniz.
Siyah pirincin kullanımı:
Asya ülkelerinde en yaygın kullanım şekli bir meyve (mango, muz gibi) ile birlikte tatlı olarak sunmak ya da süt veya hindistan cevizi sütü ile muhallebi gibi pişirimektir. Ayrıca haşlanarak veya pilav gibi hazırlanmış siyah pirinci garnitür olarak et, tavuk veya balık yemeklerinin yanında da servis edebilirsiniz. Soğuk salata olarak veya dolma içi gibi kullananarak yemeklerinizi daha sağlıklı yapmak ve besin değerlerini arttırmak elinizde. Siyah pirincin kullanım şekliyle ilgili daha fazla bilgiye web sitemizdeki tarifler kısmından ulaşabilirsiniz.
Siyah pirinç bilgileri SPOREL BESLENME tarafından hazırlanmıştır."


Bir kısmını yazıda da bulabileceğiniz, yukarıdaki soruların cevaplarına gelirsek ;
-Yazıda ölçü olarak 1:2 ve süre olarak 30-35 dakika denmiş ben 1:3 (1 bardak pirince 3 bardak su) ile yaptım ve kısık ateşte yaklaşık 1 saat sürdü pişmesi.
-Dedikleri gibi rengi morumsu bir hal alıyor.
-Sağlıklı beslenmek adına eşim ve ben mümkün olduğunca beyaz pirinç pilavı yememeye gayret ediyoruz, tadını karşılaştıracak olursak; hem benziyor hem benzemiyor, lifli yapısını hissedebiliyorsunuz bu pirincin.
-'KaRRa Pirinç' markasıyla Edirne İpsala'da üretiliyor.Trakyalı çiftçilerin siyah pirince verdikleri isim "Karra".

Beyaz pirinç pilavı olmadan sofraya oturmayanların kolaylıkla benimseyeceği bir şey değil.
Biz çok yadırgamadık, değişik tatlar denemek güzel, deneyin belki siz de seversiniz.
 Besin içeriğini karşılaştırırsak zaten yapılan araştırma sonuçları ortada, Çin hükümdarlarının bildiği bir şey varmış demek ki:)

Afiyet olsun... :) 
Filiz ÖZEL DEMİRAY

30 Nisan 2015 Perşembe

Mickey'li bez pasta :)

Merhabaaa;
Benim canım arkadaşım, memleketlim, meslekdaşım, yüksek lisans arkadaşım, Düzce'de iki yan sokağımda oturuyorken şimdi İstanbul'da birbirimize gidip gelmemiz iki saati bulan, Abaza kızı (Düzce'de çeşitli kültürlerin harmanlandığı bir yerdir, Abazalar,çerkezler. Hal böyle olunca "Ne milletsin" sorusu da güzel Düzce' me özgüdür.:) ) Pınar'ıma kahvaltıya gideceksem ve Pınar'ım da bebiş bekliyorsa ona bez pasta yapmadan duramazdım. 

Bu kez farklı renkler kullandım, benim çok hoşuma gitti. bakalım sizler de beğenecek misiniz? Disney kahramanlarını çok seviyorum. Şirinler,minnie,mickey... Bebişimiz erkek olacak o yüzden bu sefer Mİckey Mouse tercih ettim. 

 İhtiyacımız olan malzemeleri daha önce yazdığım bez pasta postunda belirtmiş ve tamamen hayal gücü ve yaratıcılığına kalmış gerisi demiştim.

Nacizane tavsiye :)
Bezi 2 numara alıyorum, yenidoğan bezi her yenidoğana olmuyormuş. Sonuçta en hızlı tükenen ürün, çok küçük gelip kullanamamasındansa 2 numara alın,siz de hazırlarken, elbet bir gün 2 numara kullanacaktır. :)

Mesela bu bez pastada etrafına sardığım siyah beyaz kumaşımı, pazardan 1 TL ye alıp anneme runner diktirmiştim. Runnerdan artan parçayı da peçete yüzüğü vs yapmakta kullanırım diye saklamıştım. Bezin etrafını ölçerek kumaşımı iki parçaya kestim ve uçlarını da birbirine diktim, tam yetti neyse ki :) Neye niyet neye kısmet:)

Kırmızı çiçek süslerim ise, eşimin aldığı çiçeklerin aranjmanlarından.:) Tüllerini falan atmaya kıyamıyorum. Hemen iki çiçek çıkarmıştım kırmızı tülünden ve onlar da yerlerini buldu.


 Adem Güneş; her annenin, anne adayının bilmesi gereken şeyleri yazıyor. İnsan psikolojisi çocuklukta hatta bebeklikte oluşuyor, boşuna demiyorlar "Çocukluğunuza inelim" diye.:) Çok ince noktalar varmış çook...  Ben okumuştum bu kitabını, arkadaşıma da hediye etmek istedim.
Hediye vermeyi, kişiye özel hediye  hazırlamayı çok seviyorum, sevdiğim, benim için özel olan insanlara bir dükkana girip, üzerine hiç düşünmeden hediye almak hiç bana göre değil :)

Hediyeleşin, çünkü hediye, aradaki muhabbeti artırır. 
Sevgiyle kalın...:)



6 Nisan 2015 Pazartesi

Düğün sezonu

Güneş yüzünü göstermeye başladı sonunda... Yavaş yavaş kışın miskinliğini üstümüzden atıyoruz,doğayla birlikte biz de canlanıyoruz, yeşeriyoruz çiçek açıyoruz kimimizin içinde kelebekler uçuyor kuşlar cıvıldıyor; aşık oluyoruz. Ne demişler gelince bahar ayları,gevşer gönül yayları:) Hal böyle olunca da yaz mevsimi düğün sezonunun da geldiğini işaret ediyor. Çoğu gelin  adayının hayalidir ve genelde hazırlıklar düğün yaza olacak şekilde programlanır.  Ben de bir yaz gelini oldum, böyle bir karar aldığımız için çok da memnun kaldım. Önümüzdeki günlerde ,aylarda düğünü olacak gelin adayı arkadaşlarımıza yardımcı olmasını umduğum tüyolar vermek istiyorum. Malum check edilip, tik atılacak listeniz eminim epey uzundur. Ben bir süre hesap makinem ve ajandamla dolaşmıştım. Evet mutlaka bir ajandanız olsun. Akıllı telefonlar da işinizi görür ama siz de benim gibi kağıt kalem olmadan asla diyorsanız ve ajandanızı hatırası var diye saklamak istiyorsanız küçük şirin bir ajanda edinmenizi tavsiye ederim. Akıllı telefonların şarjlarının ne zaman nerede biteceği belli olmuyor. 
Öncelikle Allah yardımcınız olsun. Yorucu bir süreç olduğu kesin ama ayrıntıların içinde olduğunuzda yorulduğunuzu hissetmiyorsunuz. bu yıl için, psikolog Eda Gökduman tarafından hazırlanmış, benim de severek kullandığım bir ajanda önerim olacak. Motivasyonunuzu kaybettiğinizde sizi motive edecebilecek bir ajanda bu :)




Bir sonraki postta görüşmek üzere... 

22 Şubat 2015 Pazar

Eminönü Vol2


Merhabalar;

Yine bir Eminönü postuyla karşınızdayım. Geçen hafta yağan yoğun kardan sonra havayı güzel bulunca kendimizi dışarı attık ve Eminönü'ne gittik. Bu sefer incik boncuk değil. Ama onlar kadar renkli onlar kadar çeşitli. :) Binbir çeşit muhabbet kuşları, papağanlar, tavşanlar...




 
 
 Boyunları kürklü sosyetik güvercinler:)


 


Renkli kafesler çok hoş görünüyordu.


Lale tohumları satılmaya başlanmış malum şimdi lale ekim zamanı. her renk mevcut, nisan ayında İstanbul'da görsel şölen oluyor bu laleler...  Şu mavi orkideye de bayıldım.

Muhabbet kuşu fiyatları da 20 ile 40 TL arası değişiyor cinslerine göre. O kadar çok çeşidi olduğunu bilmezdim. Kuş deyip geçmeyeceksin arkadaş. :)
 
 Papağan fiyatlarını konuştuk aslında bir kuş alsak mı diye başladığımız cümlelerimiz 'papağan fiyatları nedir' e döndü. bu görmüş olduğunuz papağan 6 bin TL. 700-800 TL 'den başlıyor papağan fiyatları. kafesleri de hayli büyük, ev içinde bu papağanın kafesten çıkmış olma ihtimalini pek düşünmek istemiyorum. papağan alırsanız kafes ve ilk malzemeleri bizden gibi şeyler söylüyorlar ama yine de iyice araştırmak lazım. Papağan fiyatları neye göre değişiyor? Eğitime göre :) Evet yanlış duymadınız. Bir iki tanesini gösteriyor: "Onlar hiçbirşey bilmiyor, vaktim var, eğitebilirim diyorsan al 650 TL, diğeri şu  kadar kelime biliyor, omza konar, ele gelir. hazır eğitilmiş, o pahalı, yanında birkaç kere telefonla konuş, bir daha telefon sesi duyduğunda 'alo,nasılsın' der" diyor. İsimleri de var: Kamil, çiko... :))


 
 
Siz de evinizde böyle bir arkadaş edinmeyi düşünüyorsanız Eminönü'ne uğramadan karar vermeyin derim. hem çeşitlilik hem de fiyat açısından. Evcil hayvanlara dair aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Caminin önünden Mısır Çarşısı'na girmeden hemen solda kalıyor kuşçular.
 
Sağlıcakla kalın...
 
Filiz ÖZEL DEMİRAY

21 Şubat 2015 Cumartesi

Bayatlamayan Poğaça

 
Galiba evlendiğimden beri ilk kez poğaça yapıyorum. Öncesinde de mutfakla haşır neşir olan biri olmadığımı göz önünde bulundurursak ilk poğaçalarım diyebilirim. :) İlk yaptığım tüm yemeklerde olduğu gibi bu da güzel oldu. :) Acemi şansı bendeki.:) İkinciler, üçüncüler her zaman ilki gibi olmuyor. Galiba, öğrendim ben bu işi deyip, yorum katmaya başlıyorum sonra olanlar oluyor.
yemektarifleri-sitesi.com'a bu güzel poğaça tarifi için teşekkürler.
 
Mutfak benim için yeni şeyler denediğim bir yer olunca, tarifler deney oluveriyor.
 
Gelelim bu bayatlamayan poğaça deneyinin yapılışına:
 
Deneyde Kullanılan Malzemeler:

Hamuru İçin:
  • 1 su bardağı yoğurt,
  • 1 su bardağı sıvı yağ,
  • 2 su bardağı ılık su,
  • 1 paket yaş maya,
  • 1 tatlı kaşığı tuz,
  • 1 yemek kaşığı şeker,
  • 1 adet yumurta,
  • Un (yaklaşık 8 su bardağı).
Üzeri İçin:
  • 1 adet yumurta,
  • Susam,
  • Çörek otu (isteğe bağlı).

Deneyin Yapılışı:

Bir kaba ılık suyu, mayayı, toz şekeri koyalım.
Ilık su içerisinde maya ile toz şekeri eritip, mayanın kabarmasını, yani göz göz olmasını bekleyelim.
Maya kabardıktan sonra içine sıvı yağı, yoğurdu, yumurtayı, tuzu ilave edelim ve karıştıralım.
Azar azar un ilave ederek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğuralım.
Hamur yoğurduğumuz kabın kapağını kapatalım ve üzerini kalın bir örtü ile örtüp, sıcak kalmasını sağlayalım.
Hamuru 30 dakika – 1 saat arasında dinlendirelim.
Hamurdan küçük parçalar kopararak elimizle yuvarlak bir şekil vererek yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralarında mesafe bırakarak dizelim.
Sonra üzerlerine yumurta sarısından sürüp, susam serpelim.
Poğaçaları önceden ısıtılmış 185° fırında üzerleri kızarana kadar pişirelim.

Deneyin Raporu: 


  • 15 poğaça çok rahat çıkıyor büyük büyük olmasına rağmen.  
  • Tepsiyi ikiye bölseymişim iyi olurdu fazla kabardı, neredeyse bir bütün olarak çıktılar :) ama çıkınca kolayca ayırabiliyorsunuz.
  •  
  • Puf puf çok güzel oldular.
  •  
  • Kabartma tozu kullanmadık.
  •  
  • Yaş maya yerine kuru maya da olur. Ben kuru maya ile yaptım. (Kuru mayayı ılık su katarak 15 d. bekletiyorsunuz.)
  •  
  • Uzunca olanlarda zeytin, yuvarlak olanlarda peynir kullandım, güzel oldu, isteğe bağlı boş, patatesli vs yapabilirsiniz.
  •  
  • Bu saatte yemeyin, benim gibi sabah kahvaltıyı bekleyin. :)


                                              Afiyet - şeker - bal olsun :)
 

 
Filiz ÖZEL DEMİRAY

9 Ocak 2015 Cuma

Filizoftan haberler

Epeydir yazamıyordum. Bol bol kitap okudum, okuduğum kitapları paylaşacağım sizlerle. Bu hafta Yıldız Tekniğin formasyon ek kontenjan ilanına başvurdum. Sadece 20 kişi alacak kimyadan ve çok da zannetmiyorum olacağını. 500'ü buldu başvuran sayısı. Bu rakamlar bile yetiyor üniversiteli işsizlerin vahim durumunu görmeye. Her ile üniversite açmak ülkenin refah düzeyini artıracak bir şey değildir. Öğretmen olmak gibi bir niyetim yoktu. geçen dönem Düzce formasyon oldu fakat dediğim gibi tereddütlerim vardı, herhalde insan konduramıyor hedefinden şaşmayı. Hatta bölüm mezunu olunca "öğretmen olacaksın yani?" diyenlere hayır ben öğretmen değilim kimyagerim hatta yüksek kimyagerim. Bilim camiasında da bilim uzmanı diye geçiyormuş adımız. Hayalim de; bir akademisyen olabilmekti. Olmadı. Olur mu bilmem günün birinde. Hatta birinde oldu dedik de olmadı. Nasip mi değil nedir bilmiyorum. Yazılı sözlü sınavı, mülakatı geçip muhasebeye gideceğimi düşündüğüm gün, dosyalarımı alıp çıktım oradan. Ülkemizde şartlar insanı yapmam dediğine yönlendirebiliyor. Şimdiler de herkesin formasyon al öğretmen ol öğütlerine kulak verir gibiyim. Ücretli öğretmenlik yaptığım dönemler de oldu evet rahatlıkları var; hele de evli bir bayansanız;  haftasonu, erken mesai bitimi, yaz tatili, kış tatili, malumunuz kar tatili... (elbette zor yanları da var, dışarıdan görüldüğü kadar da kolay değil.) o kadar kimyasal kokusuna, deneylerin saatlerce ve bazen haftasonu bile sizi laboratuvara bağlamasına aldırmadan yine de "ben akademisyen olacağım" kafası benden hiç gitmedi. Evet yüksek bir dil puanı, ales puanı gerekli. Alesim yüksek, dil barajdaydı. Ama bunlar da yetmiyor, bir de tanıdık(!) lazım gelince çoğu yerde... Heybemde ne varsa onlar beni bir yere getirsin istedim hep, kimseye el açmadan, kimsenin hakkını yemeden... idealistlik pek fayda sağlamadı iş hayatımda. zannedersem iş görüşmelerimde de işi kaybetmeme sebep oldu dürüstlük ve idealistliğim. Aslında akademisyen olmak istiyordum demesem iyiydi tabi. Kendinizden, şu ana kadar yaptıklarınızdan bahsedin deyince ne diyebilirim ki... Henüz anlatılabilecek bir iş tecrübem olmadı özel sektörde.
Üniversite ortamında olmayı ve araştırmayı seviyorum. ve bunu asıl yüksek lisansta tattım. Hocam sağolsun. Buradan sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum kendisine. Değerli hocam Doç.Dr.Sefa Durmuş. Yüksek lisansın bana kattığı görünürdeki fayda, kendisini tanımış olmamdır.

Şimdilerde Bilge Adam Akademi ile devletin birlikte yürüttüğü nitelikli bilişim uzmanı yetiştirme ve istihdam projesi için arandım. İTÜ teknokentteki Bilge Adam Akademi Genel Merkezde mülakatlar yapıldı, aralık sonunda sonuçlar açıklandı, kabul edilmişim. 10.000 kişi ile görüşüldüğü ve sıkı bir eleme yapıldığı söylendi. Hadi bakalım, yoğun bir süreç beni bekliyor, dersler bu ay içinde başlayacak. Heyecanlıyım aslında bunun için. Yeni bir şeyler öğrenmek hep heyecanlandırıyor. Önüme çıkan fırsatları değerlendirmeye çalışıyorum, elbet biri işe yarayacak kafası artık :) Hayırlısı olsun.:) İdealistlikten, 'ne iş olsa yaparım' a geçişin öyküsünü okudunuz.

 
Mutluluk ajandamda bugünün mesajı çok manidar. :)
 
"Tükenme, tükendiğini hissedersen mola ver, dinlen, öyle gel!"
 
Sağlıcakla kalın...